Mavi Bahçe Dergisinde Çıkan Röportajım:
ALANINDA ULUSLARASI BİRÇOK ÖDÜL KAZANMIŞ DÜĞÜN FOTOĞRAFÇISI UFUK SARIŞEN DÜĞÜN SEZONU AÇILMAK ÜZEREYKEN SAYFALARIMIZA KONUK OLDU. YAŞAMAK İÇİN İZMİR’İ TERCİH EDEN İSTANBULLULAR KERVANINA KATILAN SARIŞEN İLE HEM DÜĞÜN FOTOĞRAFINI HEM DE İZMİR’İ KONUŞTUK.
* Dünyanın birçok yerinde çekim yapmış, konu çalışmış bir fotoğrafçısınız. Neden bir başka yeri değil de yerleşmek için İzmir’i tercih ettiniz? Sizin için İzmir’i özel kılan ne?
Malum İstanbul kapasitesini çoktan aştı ve benim için rahat yaşanacak bir yer olma özelliğini yıllar önce kaybetti. Bu sebeple yıllardır bir tersine göç kafamı kurcalıyordu. Ancak birçok sektörde olduğu gibi fotoğraf piyasasının da merkezi olduğu için İstanbul’u terk etmek çok kolay değildi. Son yıllarda yurt dışı ve İstanbul dışı işlerimin artması ile İzmir’ e yerleşmek çok keyifle ve kolayca aldığım bir karar oldu. Eşimin İzmirli olmasının tabi ki bunda önemi büyük. Ayrıca yeni doğacak olan bebeğimizin de daha rahat ve güvenli bir şehirde büyümesi gerektiğini düşündüğümüzden İzmir’e yöneldik.
İzmir’in güzelliğini benim anlatmama gerek yok. Ancak şunu söyleyebilirim sanırım: aynı kafada olduğum insan oranı oldukça yüksek burada. İnsanların hayattan keyif almayı önceliği olarak görmesi benim çok hoşuma gidiyor. İzmir’de insan ilişkilerinin hala “insanca” olması benim için en önemlisi.
Belgesel Fotoğrafçılık
* Belgesel fotoğrafçısıyken bu dalda çalışmaya nasıl karar verdiniz? Düğün fotoğrafçılığı ile belgesel fotoğrafçılığı arasında nasıl bir fark var sizin için?
Ben kurumsal hayattan kopup, hobimi mesleğe çevirmiş biriyim. Mühendislik yıllarımda belgesel projeler yapmaya başlamıştım. Fotoğraftan para kazanılabileceğinin farkında olmadığım yıllardı. Daha sonra çekimlerimin maddi karşılığının olduğunu görmek beni çok heyecanlandırdı, yani keyif aldığınız şeyi yaparken bir de üstüne para kazanıyordunuz. İlk olarak en yakın arkadaşımın düğünü ile başladım. O çekimden önce Türkiye’de ve dünya da neler yapılıyor diye araştırdım ve dünya da bu işin ciddi bir belgesel mantıkta yapıldığını görmek beni oldukça heyecanlandırdı. Bir konu hazırlar gibi düğün çekilebilirdi. 10 yıl önce bu mantıkta çekimler yaparak başladım düğün fotoğrafçılığına. Kısa sürede de oldukça talep görmeye başladı bu mantıkta yaptığım çekimler. Yıllar içinde tecrübemin artması ve dünyanın en iyi belgesel eğitmenlerinin workshopları nın etkisi fotoğraflarıma da yansıdı sanırım. Bunun soncunda yurt dışında da bilinirliğim arttı.
Ben hala belgesel çalıştığımı düşünüyorum, o açıdan bu geçiş çok kolay oldu benim için. O dönemde bazı belgesel fotoğrafçıların “yazık etti kendine düğün fotoğrafçısı oldu maalesef” dedikleri kulağıma geldi. Bunları onların konuya uzak olmalarına bağladım. Bir dalın diğer daldan daha kıymetli olduğunu söylemek bana pek doğru gelmiyor. Öncelikle para kazanıyorum, kendi işimin sahibiyim ve belgesel mantıkta düğün çektiğim için çok keyif alıyorum. Belgesel fotoğrafçılık ve düğün belgeseli arasındaki farklara gelirsek, konu hazırlama anlamında hiçbir fark yok. Gene seçilmiş özne üzerinde kompozisyon oluşturup, doğru ışığı kovalayıp en etkili anları fotoğraflamaya çalışıyorsunuz. En önemli fark bence şurada başlıyor: Özneniz ile gün içinde belgesel çekime kısa bir ara verip “portre çekimi” yapıyorsunuz.
Düğün Fotoğrafçısı İçin Dış Çekim
* Bir zamanlar düğün öncesinde çiftler stüdyoda poz verirken artık neredeyse herkes çift bir fotoğrafçıyla dış mekanda çekim yaptırıyor. Türkiye’de bu süreç nasıl bu kadar hızlı ilerledi?
Bu aslında bence doğrudan internetin ve dijital fotoğrafçılığın başlaması ile eş zamanlı gelişti. Çiftler ve fotoğrafçılar dünyadaki örnekleri görmeye başlayınca stüdyonun klişe olduğunu fark ettiler. Tabi bu talep ve dijital fotoğrafçılık free lance fotoğrafçıların da artmasını tetikledi. Bir süre direnen stüdyocular da dışarıya çıktılar bunun sonucunda. Ben bunun bir vazife gibi yapılmasından ve birbirinin kopyası işler çıkmasını biraz can sıkıcı buluyorum. Fotoğrafın insanı şaşırtması ve sürpriz yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu iyi örnekler maalesef çok az Türkiye’de.
* Fotoğraflarınızda sadece düğünü değil, çiftlerin aşklarını ve birlikteliklerinin hikayelerini de izleyebiliyoruz. Bu kareler çekilirken mizansen yapıyor musunuz yoksa belgeselci gibi mi çalışıyorsunuz?
Dış çekimi kastediyorsanız eğer, ikisi bir arada oluyor. Çiftlerin karakteri ile ilgili bir durum. Bazı çiftlerin doğalı o kadar etkili oluyor ki sizin bir müdahaleniz her şeyi berbat edebiliyor açıdan gerektiğinde yönlendiriyor gerekmedikçe de müdahale etmiyorum. Ancak bazı kurallar onları anlatıyorum önceden. Eller ve gözlerin iletişimlerini göstermeleri açısından ne kadar önemli olduğu gibi. Dış çekim dışında günün geri kalan saatlerinde tamamen belgesel çekim yani herhangi bir yönlendirme olmuyor.
Tekrara Düşmemek
* Fotoğraflarınıza baktığımızda her düğünde farklı bir yaklaşım, farklı kareler görebiliyoruz. Her düğünde aynı kareleri çekmemek, tekrara düşmemek için nasıl bir yol izliyorsunuz? Zor ama sizin çok iyi kare dediğiniz fotoğrafta neler olmalı?
Bu aslında kendiliğinden oluşuyor. Birçok insan hatta birçok düğün fotoğrafçısı hep aynı şeyi çektiğini düşünüyor. Aslında her gün her insanın düğün günü birbirinden o kadar farklı ki. Bu benzermiş gibi görünen günlerdeki farklıkları yakalamak beni oldukça heyecanlandırıyor. Her insanın tepkisi, iletişimi parmak izleri gibi birbirinden farklı, o açıdan düğün süslemelerine değil de insan duygularına yönelirlerse birbirinden farklı ve etkileyici fotoğraflar çıkma olasılığı çok yüksek.
Benim için iyi bir belgesel fotoğraf ya güldürmeli ya da ağlatmalı. Bu kadar basit asında. Bu da sizin o hissiyatı kavrayabilmeniz ve aktarabilmenizle ilgili. Bunun için iyi bir izleyici olmak çok önemli. Doğru zamanda da ışık, kompozisyon ve etkili anı bir araya getirip deklanşöre basmak gerekiyor.
* Sizce hangi çekim konseptinde fotoğrafçılar daha iyi kareler yakalayabilir?
Türkiye’de Durum
Türkiye Düğün fotoğrafçılığı konusunda sizce ne durumda?
Türkiye’de düğün fotoğrafçısı sayısı oldukça fazla. Bu harika bir şey, ancak düğün fotoğrafçılığı genel anlamda “poz verdirmek” olarak algılanıyor Türkiye’de. Düğün belgeseli konusunda eğitimli fotoğrafçı yok denecek kadar az. Ben yaptım oldu havası hakim. Belgesel çeken birçok fotoğrafçı da iç güdüleri ile hareket ediyor neyin doğru ya da yanlış olduğunu bilmeden. Eğitim almak kimsenin aklına gelmiyor. Eğitme ihtiyacım yok nasıl olsa ben biliyorum mantığı birçok sektör için geçerli. Oysaki bu işin zirvesinde de olsanız her şeyi biliyor olmanız mümkün değil. Bu konuda harika eğitim veren kurumlar yanında, dünyanın en iyi belgesel düğün fotoğrafçıların workshoplarına katılmak mümkün.
Ben kendi adıma her sene bu workshoplara katılmayı gelenek haline getirdim. İnanılmaz faydalı, bu işten zevk almamı ve sürekli motive olmamı bu eğitimlere borçluyum ve ayrıca üyesi olduğum fotoğraf kurumlarına. Fearless Photographers, WPJ (Wedding Photojournalist Association), ISPWP (International Society of Professional Wedding Photographers, gibi kurumlar Dünyada neler olduğunu gözlemlemek açısından önemli. Özellikle Fearless Photographers sayesinde dünyanın birçok yerindeki üst düzey düğün fotoğrafçıları ile dostluklar kurma şansı yakaladım. Yurt dışında düzenlenen konferanslarda çoğu zaman tek başıma, bazen de 1-2 Türk fotoğrafçı ile katıldığımda oraya 20-30 kişilik fotoğrafçı grupları ile gelen ülkeleri gördüğümde gerçekten üzülüyorum. Biz nedense bu dalda kendi kabuğumuza çekilmiş ve Dünya ile rekabeti aklımızdan geçirmiyoruz. Oysaki işini çok iyi yaparsan dünyanın herhangi bir yerinden bir düğün çekimi daveti alman mümkün.
En Keyif Aldığınız Anlar
*Fotoğraflamaya başladığınız süreçte en çok hoşunuza giden, size en iyi kareleri çıkartan zaman dilimi hangisi? Hazırlık aşamaları mı, nikah zamanı mı, yoksa gecenin ilerleyen saatlerinde insanların tamamen eğlenmeye odaklandığı anlar mı?
En iyi karenin ne zaman çıkacağını bilemesininiz. Hiçbir şeyin olmadığı bekleme anlarında bile müthiş anlar yaşanabilir. İyi düğün fotoğrafçısı tüm gün konsantrasyonunu koruyabilmeli. İlla bir zaman dilimi seçmek gerekirse de sanırım ben en çok gece eğlenme zamanında mutlu oluyorum. Birçok düğün fotoğrafçısı geceyi yani düğünü çekmiyor, bunu hor görüyorlar sanırım. Oysaki duyguların açık şekilde ortaya çıktığı anlar gece anları. Nikah bitmiş artık insanların birbirine sarıldığı, dans ettiği, göz yaşlarının döküldüğü, eğlencenin zirve yaptığı tam fotoğrafik bir şölen anı. Bunun yanı sıra nikah anı da elbette çok heyecan verici bir durum.
* Düğün herkesin en özel günü. Bir fotoğrafçıyla anlaşan çiftlere ne tavsiye edersiniz? Doğal mı davranmalılar? Kurgu illaki olacaktır bu durumda iyi fotoğraf için poz verdirme taktikleriniz var mı?
Benim aslında yaklaşık 2 sayfalık bir tavsiye listem var çiftler ile paylaştığım ama bunu burada detaylandırıp sizi sıkmayayım. Ancak sanırım en önemlisi fotoğrafçısına güvenmeleri ve onu serbest bırakmaları. Onu ve fotoğrafı önemsediklerini hissettirmeleri. Bu olmasa da eminim profesyonel bir fotoğrafçı elinden geleni yapar ama iletişim doğru kurulursa fotoğrafçı elinden gelenin fazlasını yapar çifti mutlu etmek için.
Önyargılar
* Gelin adaylarının düğün günü biraz daha kaprisli olduğu bilinir. Ama erkekler de genel de poz vermeyi sevmezler. Damatlar mı gelinler mi size çok zorluk çıkartıyor?
Ben damatların fotoğraf çekimimde zorluk çıkardığına pek tanık olmadım, onlar genelde ne denirse yapıyorlar. Gelinlerde de kapris değil de çekim konusunda çok fazla fikir sahibi olabiliyorlar. Kafalarında kendilerine uymayan şablonlar olabiliyor ancak bunlar da çok nadir. Benim çalıştığım çiftler genelde karakter olarak bana yakın çiftler oluyor. Ayrı dünyaların insanıysak zaten o işi almıyorum.
* Yıllardır bu sektörün içinde olduğunuz için size de soralım: gelinlik ya da damatlık modasında nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?
Çok anladığım ve müdahil olduğum söylenemez ama galiba bariz değişiklikler yok bu sektörde. Hipster gelin ve damatlar var son yıllarda ancak onların da modası geçiyor gibi. Bence düğün günü yapılan en büyük hatalardan biri, gösterişli olsun diye oldukça rahatsız, neredeyse yürüyemedikleri kıyafetler seçmeleri gelinlerin. 10-12 saat süre o rahatız kıyafetle harika bir gün geçirmeye çalışmaları oldukça dramatik geliyor bana. Oysaki çok rahat ve şık alternatifler var ki.
Yabancı Çiftler
* Fotoğrafladığınız çiftler arasında yabancı sayısı da epeyce fazla. Hangi ülkelerden çiftler evlenmek için Türkiye’yi tercih ediyor? Türk ve yabancı çiftleri fotoğraflamak arsında nasıl farklar oluyor?
Türk çiftlerden daha fazla yabancı çift çekiyorum son dönemlerde. Beni en çok gururlandıran kendi ülkesinde evlenecek yabancı çiftlerin beni tutması. İsviçreli ya da Çinli bir çiftin oradaki fotoğrafçılar yerine benimle anlaşması beni çok heyecanlandırıyor. Evlenmek için Türkiye’yi seçen yabancı çiftler de oldukça fazla. Bunlar genelde İngiltere, Amerika, İran, Rusya, Hindistan ve Ortadoğu ülkelerinden gelen çiftler. Benim karşılaştığım yabancı çiftler ve davetliler de düğün fotoğrafçılığı kavramı bizdeki gibi değil açıkçası. Fotoğrafçıya neredeyse gelin ve damattan daha fazla özen gösterildiği durumlar oluyor. Çiftler de dahil olmak üzere, davetliler tarafından sürekli, rahat olup olmadığımız, bir isteğimiz olup olmadığı soruluyor. Çok büyük saygı gösteriyorlar. O zaman düğün fotoğrafçılığının dünyada ne kadar prestijli bir dal olduğunu anlıyorsunuz. Sağ olsunlar benim çalıştığım Türk çiftler de genelde bu mantıktalar ama Türkiye’nin çoğu bu şekilde değil maalesef.
* İzmir’de düğün fotoğrafçısı olarak en sevdiğiniz mekanlar, yerler nereleri? Hangi özellikleri nedeniyle burayı seçiyorsunuz?
İzmir’de daha çok Urla, Sığacık ve Çeşme’de çekim yaptım. Çeşme yarımadası benim favori mekanım. Buraya taşınmadan önce de aynı şekilde bu bölge her fırsatta gelmeye çalıştığım bir yerdi. O açıdan çok keyifli yerler var buralarda. İzmir’de ayrıca çok güzel düğün mekanları mevcut. Her keseye ve zevke uygun alternatifler bulmak mümkün. Plaj düğünleri, kır düğünleri, büyük otel düğünleri, üzüm bağlarında, at çiftliklerinde düğünler gibi.
* Çiftiniz Mavi Bahçe’de çekim istiyor olsaydı hangi köşesinde çekim yapmayı tercih ederdiniz?
Meydandaki havuzda akşam ışıklı su gösterisi sırasında çok enteresan fotoğraflar çekilir. Gene saatli kule önündeki Happy illüstrasyonu da enteresan olabilir.
Düğün Fotoğrafçısı Ufuk Sarışen