Sevgili Natasha Dexian Singapurlu bir çiftim. Düğün öncesi fotoğraf çekimlerini Çekya’nın başkenti Prag’da yaptırmak istediler ve çekim için de benimle anlaştılar. Bu benim Prag’a ilk seyahatim olacaktı, hem gezmek hem de çekim için. Bu sebeple öncesinde orada yaşayan fotoğrafçı arkadaşlarımdan lokasyonlar ve çekim saatleri ile ilgi bilgi aldım ve çiftin önerileri ile birlikte bir rota çıkardık.
Yazının devamını fotoğrafların altında bulabilirsiniz… Prag Dugun Fotograflari.
Kafka’nın Şehri
Prag 1.3 milyon nüfusu ile Çekya’nın başkenti ve en büyük şehri. Buranın en önemli özelliğinden biri ikinci dünya savaşından sağ salim çıkmış olması. Bombalanmayan ender şehirlerden. Bu sayede tüm tarihi dokusu korunmuş ve bir şekilde günümüze kadar gelmiş. Prag Kalesi, Charles Köprüsü, Eski Kent Meydanı, Jewish Quarter, Petrin Tepesi ve bir çok tarihi yapı ile şehir UNESCO Dünya Kültür Mirasları listesine alınmış, 1992 yılında. Bir diğer özelliği de sıra dışı yazar Kafka’nın şehri olması. Her yerinden tarih, sanat ve kültür fışkıran muhteşem bir başkent.
Çekim Başlıyor
Çekim günü çok şanslıydık çünkü sabah yağan yağmur yerini harika bir havaya bıraktı sonrasında. İlk durağımız Eski Kent Meydanı oldu. 14. yüzyıldan beri meydanda yükselen Tyn Klisesi buranın sembolü durumunda. Meydan insanların buluşma noktası ve şehrin merkezi. Hem çekim başında hem de akşamüstü ışığında burada çekimler yaptık. Ortaçağdan kalma görünümlü faytonlar da turist gezdirmek için bu meydandan kalkıyor. Elbette biz de faytonları fon olarak kullandık sık sık. Meydanın diğer sembolü ise Prag Astronomi Saati. Eski belediye sarayının duvarına monteli 1410 yılından kalma bu saatin önü saat başlarında binlerce turist ile doluyor. Bu anda dev saatin kapıları açılıyor ve içinde çeşitli orta cağ figürleri çıkıyor. Seyretmesi oldukça ilginç gerçekten.
Dev heykellerle süsülü Charles Köprüsü günün her saati kalabalık, bu sebeble burada çekim yaparken etraftaki insanları da kabullenmek gerekiyor ya da çok farklı açılar düşünmek. Meydandan Charles köprüsüne giden yollarda, rengarenk tahta panjurlu dükkanlar da çok harika fonlar sunuyor.
Kafka Müzesi
Bir sonraki durağımız Kafka Müzesi. 1882-1924 yılları arasında Prag’da yaşamış olan bu gerçeküstü, fantastik ve sürreal üsluba sahip sıra dışı yazarın romanlarının geçtiği fonlar olduğu gibi duruyor. Roman karakterlerinin ya da Franz Kafka’nın hayat verdiği yerleri görmek, dokunmak gerçeküstü bir deneyim.
Kafka müzesinin hemen yanında şehrin içinden geçen Vltava Nehri’nin sahiline doğru yürüyoruz. Burada kuğuların, ördeklerin ve güvercinlerin birlikte yaşadığı bir alan var. Kuşları ve nehirleri karşımıza alıp fotoğraf çekmeye devam ederken güvercinlerden biri ansızın Natasha’nin kafasına konuveriyor. Çok şanslıyım ki o anda fotoğraf çekiyorum. Benin en sevdiğim fotoğraflardan biri bu oluyor. Doğal anlar her zaman en kıymetlisi.
Ardından meşhur Lennon duvarına uğruyoruz. Burası 1980 sonrası John Lennon grafitileri ile oluşturulmuş rengarenk bir duvar. Günümüzde turistlerin selfi merkezi olmuş durumda. Sonraki durağımız ise Prag Kalesi içindeki Golden Lane sokağı. 16. yüzyılda kale muhafızlarının yaşaması için yapılmış, sıra sıra evlerden oluşuyor. 1950lerde bu evler rengarenk boyanıyor ve bugünkü haline geliyor. Fotoğraf çekimi için ideal yerlerden.
Son noktamız Petrin Tepesi oluyor. Buradaki çekim sonrası hep beraber içkilerimizi yudumlayıp kutlamaya başlıyoruz. Bu arada Çek biralarının çeşitliliğinden ve lezzetinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Tarihi bira üreticilerinden birine girip tadım yapmanızı tavsiye ederim.
Sevgili Natasha ve Dexian ile keyifli bir Prag turu yaşadık gerçekten. Kendilerine sonsuz mutluluklar diliyorum. Umarım en kısa sürede tekrar görüşebiliriz.
Prag Dugun Fotograflari by Ufuk Sarisen