Kumkapı; İstanbul’un Keyfi (idi bir zamanlar)
“Asagıdaki konuyu hazırlayalı sanırım 5 yıl oldu. Fotoğrafın “belge”lemesi ve yıllar sonra anlamınının değişebilmesi bu işin büyüsü benim için. Ancak bazı durumlarda insanın eskiye ozlem duymasına da yol acıyor fotoğraf. Kumkapı konusunu hazırlarken fotoğrafların en can alıcı unsurlarından biriydi oryantal danscılar. Aslında Kumkapı için de çok öenmliydi. Ancak ülkemizde son dönemlerdeki malum yasaklardan Önce masa sandalyelerin kaldırılmasıyla Asmalımescit, sonra da oryantallerin dans etmesinin yasaklanması ile Kumkapı’da nasibini aldı. Belki de yakın bir gelecekte bu fotoğraflara bakıp “vay be eskiden sokakta masalarda rakı içilip, dans edilebiliyormuş” denilecek. O açıdan fotoğrafa her zaman yaratıcı, cok iyi kompozisyon olarak değil, işlevsel yönünü düşünerek de deklanşöre basmak gerektiğini düşünüyorum. Umarım fotoğraf karesindeki unsurlar azalmaz, yerine yenileri eklenir. Ufuk Sarısen Eylül 2013 “
Kumkapı, tarihi yarımadada, İstanbul’un Marmara kıyılarındaki en keyifli semtlerinden biridir. Keyifli olmasının en büyük sebebi de yüzyıllardan beri İstanbul’un meyhane kültürünün merkezlerinden biri olmasıdır. Bizans döneminde adı “küçük iskele” anlamına gelen “Kontoskalion” olan semt, adını bu dönemde kum yüklü gemilerin yük boşaltmasından almaktadır. Gemiciler uzun yolculuklardan sonra soluğu bu limanda alıp, bölgeye dinlenmek ve eğlenmek için koşarlarmış. Gemicilerin en büyük eğlence kaynağı da balık ve içki olunca, Kumkapı’nın yüzyıllarca sürecek kaderi belli olmuş: meyhaneler ve eğlence. İstanbul’da Yedikule’den Ahırkapı’ya doğru gidildiğinde, Marmara’ya bakan surlar üzerindeki 7 kent kapısından 5.si olan Kumkapı, İstanbul’un fatih ilçesine bağlı. Kadırga, Gedikpaşa ve Yenikapı gibi tarihi semtler ile çevrili bir semt.
Kültürlerin Buluşma Noktası:
Bir şehri eğlendirmek çok önemli bir misyon olsa da Kumkapı’yı sadece eğlence ile anlatmak biraz haksızlık olur. Burası aynı zamanda İstanbul’un en eski ve köklü semtlerinden biri. Mescitler, camiler, kiliseler ve özellikle tarihi sokaklar Yenikapı’ya değer katıyor. Ermeni Patrikliği, Surp Harutyan (Ermeni), Aya Kiryaki (Rum), Panaghia Elpis (Rum), kiliseleri de bu semtte bulunuyor. 1894 depremi ile yıkılan Ayios İoannis Kilisesi’nin de İstanbul’un en eski kilisesi olduğu söyleniyor. İstanbul’un 1453’de fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, Rum nüfusun fazla olması üzerine, semtte nüfus dengesi sağlamak adına kente Anadolu’dan Ermeni gruplar getirtip Kumkapı’ya yerleştirmiş. Halen İstanbul’daki Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu semt burası. Ayrıca Kumkapı’da ne yazık ki orijinalliğinden bir hayli uzaklaşmış olan iki Mimar Sinan eseri mevcut. Bunlar amatörce revize edilen Abdi Çelebi Camii ve Ağa Hamamı.
Meyhaneler:
Kumkapı’da meyhaneciliği Rumlar başlatmış. Minas, Yorgo ve Kör Agop buranın en eski mekânlarından. Kör Agop meyhanesini 1938 yılında açmış. Agop Usta’nın karısı Martha’nın yaptığı mezeler İstanbul’un her yerinden duyulmuş zamanında. Terbiyeli balık çorbası, akciğer yahnisi, sıcak kuru fasulye gibi lezzetleri de İstanbul meyhane kültürüne hediye etmiş mekân. Agop ’un vefatı sonrası mekânı önce oğlu Hayko işletmiş. Şimdi ise torun Daniel nöbeti devralmış. Şu anda da hem Ermeni hem de Türk mutfağının güzel örnekleri burada sunulmaya devam ediliyor. Kumkapı meyhanelerinin hemen hepsinin altında birer kuyu bulunuyor. Zamanında buz kullanılmadığı için içkiler bu kuyularda soğutulurmuş. Servis tabakları hiç değişmezmiş, zaten meze sayısı da ikiyi üçü geçmezmiş. Müdavimler her gün birbirlerini selamlayıp masadan masaya dolaşarak muhabbetler ederlermiş. Meyhanelerin birçoğu halen eski Rum yapıları. Yüksek tavanlı bu yapılar çok kalabalık zamanlarda bile müşterilerin ferah bir atmosferde eğlenmesine vesile oluyor.
1994 yılında Kumkapı’nın araç trafiğine kapatılması ve turistik bir alana dönüştürülmesi sonucu semt bugünkü görüntüsüne kavuştu. Bazılarına göre de bu semtin eski havasının yok olup, yapay bir turistik komplekse dönüştürülmesi şeklinde yorumlandı. Ne eski hava kaldı ne eski fiyatlar ne de eski müdavimler. Yanan eski galata köprüsünden Gelen mekânlar ve işletmeciler de buranın çehresini birden değiştirdiler.
Kumkapı’nın balık haline çok yakın olması buradaki mekânların taze balığa ulaşmasında ve müşteri kalite algısında oldukça etkili oluyor. Ancak bazı uyanık işletme sahiplerinin zaman zaman kaliteli ürün ve hizmet anlayışı yerine müşteriyi yolunacak kaz gibi görmeleri yüzünden mekânlar kan kaybetmiş zamanında. Buna ayrıca meşhur Kumkapı cinayeti ve bazı hırsızlık olayları da eklenince işler çığırından çıkmış. Otopark sorunu ve meyhanelerin önünde müşteriyi kolundan tutan çığırtkanlar da müşterinin kaçmasına sebep olan unsurlar olmuş. Ancak meyhane sahipleri rekabeti bırakıp soruna çözüm bulmak amacıyla bir dernek kurmuşlar. Dernek sayesinde ortak özel bir otopark işletilmeye başlanmış ve özel bir güvenlik şirketi ile Kumkapı Meyhanelerinin güvenli bir yer olması sağlanmış.
Şimdilerde burada yalnız gelen kadınlar, aileler, öğrenciler rakı balık sofralarında özgürce eğlenebilmekteler. Özellikle yaz akşamlarında sokaklara atılan masalar mekânları birbirleri ile kaynaştırıyor. Masalarda canlı fasıl yapan müzisyenler Kumkapı’yı ritmik Türk Müziği ile coşturuyorlar. İlerleyen saatlerde mekânlarda dans eden oryantallere eşlik eden müşteriler tam anlamı ile müşterilerin deşarj olup evlerine dönmelerin sağlıyor. Kumkapı değişime rağmen İstanbullu balıkçıların meyhane kültürünü bir şekilde yaşatmaya devam ediyor.
UFUK SARIŞEN